Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

Gdo' ya hayır imza kampanyası

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
Bir canlı organizmanın gen diziliminin değiştirilmesi ya da bir canlıdan gen aktarılarak kendi doğasında bulunmayan özellikler kazandırılması yoluyla elde edilen organizmalara ' Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar' kısaca GDO adı verilmektedir. GDO' lu gıdalar canlı sağlığı, bioçeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması, ekonomik bağımlılık açısından tehlike ve riskler içermektedir. Yeni gıda yasası ile GDO tüketimine tamamen izin verilmiştir. GDO' lu mısır ve soyadan üretilen katkı maddeleri 800' den fazla gıdada kullanılmaktadır. Hatta GDO' lu soya ve mısır hayvansal yem olarak da kullanıldığı için bu hayvanlardan elde edilen hayvansal gıdalar yoluylada GDO' yu tüketmekteyiz. GDO' lu tarım ürünlerinin insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu ortaya koyan bilimsel çalışmalar mevcuttur. Bununla birlikte, GDO' lu gıdalar hala deneme aşamasında olduğundan ne tür sağlık sorunlarına yol açacağı tam olarak bilinmemektedir. Biz tüketiciler olarak GDO' lu ürünlerin tüketici sağlığı açısından hiçbir risk oluşturmadığı kanıtlanıncaya kadar tüketime sunulmamasını savunmaktayız. Sağlığımızla oynanmasına HAYIR diyoruz.



.
 

Ekli dosyalar

Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
yukarıdaki imza metninin çıktısının alınp olabildiğince çok insana imzalatılması gerekiyor. bu formlar, tek elde toplanması adına daha sonra bildirilecek adrese gönderilmesini rica ediyoruz. bu imzalar ne olacak derseniz, TBMM' ine ulaştıracağız. şimdiden gönüllülere kolay gelsin ve yüreğinize sağlık diyorum.

yukarıdaki imza metni tüketiciyi koruma derneğinden bir gıda mühendisi tarafından GDO' ya HAYIR imza kampanya için hazırlanmıştır. Geleceğimize, genlerimize ve sağlığımıza sahip çıkmak adına gönüllü eylemlerinizi bekliyoruz. Bu bir ONKOLOJİ hastasının feryadıdır. daha ne kadar bedel ödememiz gerekir, toplum olarak sağlığımız ve beslenmemiz konusunda bilinçlenmemiz için..................

çocuklarımızı sadece eğitmek değil doğru besleme sorumluluğumuzu yerine getirmekle mükellefiz. Çünkü bugünün çocukları yarın bu konuda ne yaptığımızı soracaklar bize... cevabınız hazırmı..............?
 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ

GDO lu bitkiler yüksek allerji riski taşıyor. Allerjenler, genetik mühendisliği yoluyla bireylerin güvenli olduğunu düşündükleri için tüketmekte sakınca görmedikleri besinlere de aktarılabiliyor. Bu durumda birey allerjeni taşıdığını bilmediği besini tüketerek kendini riske atabiliyor.

Alıntı

(11 Aralık 2003'te Rusya'da bir gurup bilim adamı son üç yıl içerisinde allerji belirtisi gösteren hastaların sayısında 3 kat artış olduğunu ve bunun altında yatan nedenin Genetiği Değişmiş Ürünler'in (GDÜ) tüketimi olabileceğini açıkladılar.-Traavik ve Smith, 2004)

Toksik (zehirleyici ) Etkiler

Araştırmalar GDO lu patateslerin fareler için toksik etki yaptığını, bağışıklık sisteminde bozukluklar,viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğunu ortaya koyuyor.

(1980 lerin sonunda bir Japon firması triptofan adlı bir aminoasidi bir bakteriye ürettirerek bbesin takviyesi olarak ABD de satışa sundu.Aylar içinde ürünü kullanan kişilerde sinir sistemini etkileyen, kas ağrıları ve kandaki bazı hücrelerin sayısında artış ile seyreden eozinofili-miyalji sendromu ortaya çıktı. Bu sorunları yaşayan 155 kişşide kalıcı hasar meydana geldi,37 hasta yaşamını yitirdi.Mayeno ve Gleich,1994 . Yapılan incelemne sonucu genetiği değiştirilmiş bakterideki artmış triptofan üretiminin toksik bir yan ürün oluşumuna yol açtığı ve sendromun toksik madde nedeniyle ortaya çıktığı anlaşıldı.)



 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
HANGİ ÜRÜNLER GDO LU OLABİLİR?
Pek çok GDO lu ürün var;
Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya.

Bunların dışında çalışmala,rın devam ettiği ürünler var;
Muz, ahududu, çilke, kiraz,ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.

Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var,

Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı aldıklarında bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO lu olma riski var.

*Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta,glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin,;
Bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler,pudingler, bitkisel yağlar,bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler,hazır çorbalar,mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO lu olma riski taşıyor.

* Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü, soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor. Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor.

Türkiye'de Denetim Yok!

GDO lu tohum yasaklanmış olsa da bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yok ve girişler sadece beyana dayalı...

Gen aktarılmış ürün yetştiriciliği yasak, Bakanlık kontrollü olarak bazı sahalarda GDO lu bitki yetiştiriciliği yapıyor.

GDO içeren ürünlerin Türkiye'ye ithali serbest.

Türkiye'de GDO içeren ürünleri satılma riski çok yüksek. Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok. Riski en yüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleri içerenler. Çünkü Türkiye mısır ve soya ithalatının büyük bölümünü, en büyük GDO lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor.

Alıntı


 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Paket paket GDO'lu ürün raflarımızda!

'Bal gibi' hem yıllardır GDO'lu ürün ithali yapıp hem de GDO'lu içeriğin gıda sanayiinde kullanılmasına izin veren devlet ketumiyeti, tüketiciye net cevap vermekten kaçınıyor.
Küresel tekellerle ortaklığını perçinleyen gıda sektörümüz Tarım Bakanlığı'nın desteğiyle GDO'lu gıdaları raflara doldururken tüketicinin GDO'lu ürünlere karşı dikkati kırılmaya çalışılıyor.

GDO'nun insan sağlığına zararlarını içeren makale ve araştırmalar, ustaca kamuoyunun nazarından kaçırılarak, GDO'lu içerik nasıl etiketlere yazılmıyorsa, kamu hafızasından da silinmek isteniyor.

Böylece bir ayaklarını Türkiye'ye atmış GDO kartelleri, adım adım yeni GDO'lu tohum ve ürünleriyle ülke piyasasını ve tarımını ele geçirme stratejilerinde ilerliyorlar.

Daha iki yıl önce Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Günaydın bisküvi, kraker, çikolata ve gofret gibi ürünlerin arasında bulunduğu 800 üründe GDO olduğu ve bu ürünlerde GDO kullanıldığından tüketicilerin haberi olmadığını söylemişti...

'Gıda Hareketi' de 'GDO' suz çikolata bulamazsınız!' diyor. Soya lesitini içeren bütün çikolata, gofret, kek, bisküvi vb. ürünlerin ve kakaoların tamamına yakınının GDO'lu olduğunu söylüyor.

Kısacası GDO'lu mısırdan elde edilen, zararlı 'nişasta bazlı şekere' ilaveten GDO'lu soyadan elde edilen 'soya lesitini', bisküvi, kek, gofret, çubuk kraker, margarin, bebe bisküvileri, çikolataların üretiminde kullanılmakta.

Ayrıca bu ürünlerde yer alan 'modifiye mısır nişastası' adıyla GDO'lu mısır nişastası ve GDO'lu buğday gluteni de ekleyelim... Yani bütün bu bileşenlerin bir gıda formülünde yer aldığı düşünülürse demek ki bisküvi ya da gofret bir GDO kombinasyonundan başka bir şey değil.

Ama bugüne dek üzerinde GDO'ludur ibaresini taşıyan tek bir ürüne rastlanmadı yani GDO'lu ürün tüketmek istemediğinizde bunu bilmenizin imkanı yok.

Ama ambalajında GDO'suzdur diye yazan ürünlerin reklamları 'haksız rekabet' gerekçesiyle durduruldu. Geçen yıl kurulan Biyogüvenlik Kurulu Ocak 2011 de üç çeşit soya fasulyesinin yem sanayiinde kullanmak üzere ithalatına izin verince sanki ülkeye ilk defa GDO'lu ürün girmiş gibi yansıtıldı.

Nitekim Tarım Bakanı, CHP'li Milletvekili Turgut Dibek'in soru önergesini cevaplarken şimdiye dek yem sanayiinde kullanılmak üzere 1 milyon 386 bin 811 ton GDO'lu ürün ve gıda sanayii içinde 93 bin 415 bin ton GDO'lu kanola, mısır ve soya ithalatına izin verildiğini açıkladı. Uzmanlar da 10 yıldır binlerce ton GDO'lu ürünün ülkeye girdiğini ve tüketiciden habersiz gıda sanayiinde kullanıldığını üstüne basa basa belirtiyorlar. Bu hafta Sabah gazetesinde çıkan haberde, Çin'den gelen 110 ton GDO'lu buğday gluteninin çikolata - bisküvi fabrikalarına nasıl girdiğinin belgeleri yer alıyordu.

2009 yılında Türkiye'nin en büyük iki çikolata-bisküvi firmasına mal veren toptancı şirket Çin'den 110 ton buğday gluteni ithal etti. Ve toptancı şirketin getirdiği maldan alınan numuneler İstanbul İl Tarım Müdürlüğü'nce Bursa ve Ankara'da iki laboratuvarda yaptırılan analizde 'GDO'lu' çıktı.

Sonra firma altı ay gümrükte bekleyen mallarının bir kez daha analiz için İstanbul'da yetkili bir laboratuvara gönderilmesini sağladı ve bu analiz sonucu nasılsa 'GDO' yoktur raporu verildi...

Ve 110 ton mal bebek bisküvisinden çikolataya kullanılmak üzere piyasaya girmiş olmuştu...
Toz duman Türkiye gündeminin yarattığı baş dönmesiyle GDO'lu ürün meselesi saplantılı tüketici davranışına indirgenerek hafife alınıyor.
Ama küresel GDO lobisinin baskıları WikiLeaks belgelerinde bile yer almıştı, ABD'li diplomatların AB ülkelerine GDO'lu ürünlerle ilgili yaptıkları baskılarının sonucunda neredeyse ABD ile AB arasında ticari savaşı bile göze aldıkları ortaya çıkmıştı.

Nişasta bazlı şeker üreticilerine ve GDO'lu ürün kartellerine vazgeçirilemeyecek heveste pazar olmaya hevesli ülkemizde 'tüketicinin saplantısı' oldukça sağlıklı olsa gerek. (Nihal Kemaloğlu - Akşam)
 

Nihal EROĞLU

YÖNETİM EKİBİ
Yönetici
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
5,063
Tepki Skoru
26
Puanları
38
teşekkürler bilgilendirme için ...
 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
rica derim. çalışmalarımız devam ediyor.önümüzdeki günlerde bir basın açıklaması ile kampanya duyurulacak ve internet üzerindenden de kampanyaya katılınabilecek.
 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
GDO 2
14:26 02 Nisan 2011 Cumartesi
Buişle uğraşan şirketler,bu işin ticaretini yapmaya başladıklarında son derece güzel söylemler ortaya attılar.Örneğin; açlığa çare olacaklarını söylemişlerdi. Ama aradan geçen 13-14 yıllık süre zarfında dünyadaki açların sayısı 850 milyondan 1 milyara yükseldi,verimin artacağını söylediler, Amerikan Tarım Bakanlığı'nın resmi verilerinde GDO'ların verimliliği arttırmadığı açık açık belirtiliyor.Dünyadaki tarımsal üretim ve tüketime baktığımız zaman,bazı bölgelerde açlık,bazı bölgelerde fazla tüketim olduğunu görürüz. Dünyadaki bir insanın ortalama kalori ihtiyacı 2000- 3000 kalori arasında değişmektedir. FAO verilerine göre dünya nüfusunun büyük bir kısmı günde 3000 ve üzeri kalori alırken,genelde Afrika ülkelerinde nüfuslar 2000 ve bunun altında kalori almaktadırlar. Sonuçta konu ile ilgili çalışan tüm araştırmacı ve ilgililer bilmektedir ki; açlık bir tarımsal üretimle ilgili değil,gıda dağıtım sorunudur.Üretim yeterlidir ve daha uzun süre de yeterli olacaktır.Ancak,gıda ihtiyaç sahiplerine yeterli seviyede ulaşamamaktadır.GDO'YU KİMLER İSTER? GDO'yu en başta ürün geliştirebilecek sermaye birikimi yüksek ve sağlam dağıtım altyapısı olan uluslararası firmalar ister.Bir süredir GDO'lar konusunda yaptığım etüdlerde şu sonuçları ve bilgileri edindim.Konuyu araştıran ve bilen bilim adamları maalesef 3 gruba ayrılmış durumda.1-GDO'nun mutlak gerekli olduğunu savunanlar 2- Kafası karışık olup,soruna genel bir karar verilmesini bekleyenler.3-Araştırmayı yaptığı halde konuyla ilgili ürün üretilmesine karşı çıkan ve GDO'lara karşı olanlar. Bilim adamlarını böyle gruplandırdıktan sonra konuya tekrar eğildiğimizde tohumların genlerinin iki nedenle değiştirildiğini görüyoruz.1- Genetiği değiştirilmiş tohumlar yabani otlara karşı kullanılan tarım ilaçlarından etkilenmiyor.Yani yabani otlar ölüyor,ama sizin ürününüz ayakta kalıyor.2- Tarım ilacı kullanmasanız bile haşarılar o ürünlere zarar veremiyor.Çünkü ürünün kendisi bir zehir mekanizmasına çevriliyor.Ürün zehir salgıladığı için yemeğe kalkan böcek ölüyor. Bu nedenle GDO'lu tohumlarla tarım yapılan ülkelerde bu yabancı otlara karşı işgücünden tasarruf etmek isteyen büyük çiftçiler bu tohumlara çok rağbet ediyorlar.Ancak bir süre sonra verimin düştüğünü görmelerine rağmen bu tohumlarla üretime devam etmek zorunda kalıyorlar.Çünkü biyoteknolji şirketleri girdikleri ülkelerde sadece kendi tohumlarını empoze ediyorlar.Diğer bir sorun da;genetiği değiştirilmiş tohumlar bio çeşitliliği de yok ediyor.Örneğin; GDO'lu soya ektiniz ve beraberinde ilacını kullandınız. Ekim yaptığınız tarlada sizin soyanızın dışındaki tüm bitkiler ölüyor.Siz ikinci yıl soya ekmekten vazgeçip buğday ekmeğe kalktığınızda,o tarım ilacı sizin ektiğiniz buğdayı yabancı ot gibi algılıyor,yetişmesine müsaade etmiyor.Diğer bir sorun da şu;yan yana biri normal tohumlarla,diğeri genetiği değiştirilmiş tohumlarla mısır ekilmiş iki tarla düşünelim.Tozlama yoluyla genetiği değiştirilmiş ürün diğer tarladaki ürünün genetiğini değiştirebiliyor.Biyoteknolji şirketlerinin müfettişleri sizden habersiz tarlanızdan numune alıyorlar,sizin ürününüzde kendi GDO'larını tesbit ettiklerinde,telif hakkı ödemeden benden habersiz tohumumu kullandın diye sizden tazminat talep edebiliyorlar. Kanada'da bunun örnekleri yaşandı Şu an ülkemizde GDO'lu ürün ekimi yasak.Şimdiye kadar da ekilmedi Ülkemizde çıkarılan Biyogüvenlik Yasası maalesef tam olarak uygulanmamaktadır.Ülkeye girecek GDO'lu ürünlerle ilgili kararı verecek tek kurul konumunda bulunan Biyogüvenlik Kurulu da özerk değildir.Kurulda sadece iki kişinin GDO ileilgili çalışması var.Şİmdiye kadar bu kurula bağlı bilimsel komitelerin oluşturulması gerekiyordu,bunlar henüz oluşturulmuş değil.GDO'lu ürünler ülkemize yıllarca girdi ve girmeye devam ediyor. Örneğin;GDO'lu mısır,soya,pirinç kullanmayız demekle kurtuluş olmuyor.Çünkü mısır,soya ve pirinç işlenmiş olarak 1600 gıda maddesinin içinde ve piyasada cirit atıyorlar.İşlenmiş olan bu ürünlerin GDO içerip içemediğini anlamak pek kolay değil. Peki,riski ortadan kaldırıp sağlıklı beslenmek için ne yapmak lazım? Öncelikle güvenilir üreticilerin,ya da sertifikalı organik ürünleri tercih etmek gerekiyor.Setifikalı organik ürünlerin GDO içermesi olanaksızdır çünkü organik ürünler,üretimin her safhasında çok sıkı denetimlere tabi tutulurlar.Satışa sunuldukları zaman bile bu kontroller ciddi bir şekilde aralıksız devam eder.Bir de satışa sunulan gıda ürünlerinin etiketlerini dikkatlice okumak gerekiyor.Çıkarılan Biyogüvenli Yasasının Avrupa Birliği mevzuatına uygun olarak çıkarıldığı savunuluyor.AB'deki uygulamalara baktığımızda,işin aslının öyle olmadığını görüyoruz.AB ne kadar birlik olarak görünse de,pek çok AB ülkesi GDO'lu ürün girişini redetmektedir.Avrupa Birliği'nde ithal edilen GDO'lu gıda ve yemlerin ülke içinde kullanabilmesi için,belirli eşik değerlerinde olması gerekiyor ve bir etiketleme zorunluluğu var.Hiçbir Avrupa ülkesinde bir ürünün GDO'suzdur diye etiketlenmesi yasak değildir.Ama ülkemizde yasaklanmıştır.AB ÜLKELERİNDE BU DURUM NASIL, ÖNCELİKLE BUNU AÇIĞA KAVUŞTURALIM.Bir ülkede tüm GDO'lu ürün ve yemlerin bir anda kabul veya red edilmesi bir şey söz konusu değildir. Ülkelerin GDO'lu ürün kabul ölçütleri vardır.Örneğin GDO'lu bir mısır çeşidini üreten firma öncelikle satış yapmak istediği ülkeye başvuru yapar.Bu başvuruyu alan ülke komisyonu,ürünün ne şekilde GDO yapıldığını inceler. Ürünün DNA' sındaki genetik değişimin yüzdesine bakar. Daha sonra çok kapsamlı bir risk analizi uygular.Yapılan risk analizinde DNA' daki değişimin ülkenin belirlediği ölçütlerden yüksek olduğu tebit edilirse ürün tamamen red edilebilir.Yine ürünün polen kaçışı ve yetişme açısından çevre riskleri taşıdığı düşünülüyorsa;o ürünün tüketimine izin verilebilir ancak tarımsal olarak üretimi yasaklanabilir.Birçok ülkede GDO' lar yasak değildir,ancak bahsettiğimiz kurallar çok sıkı bir şekilde uygulanmaktadır.AB ülkelerinde GDO' lu ürün kullanımının üst sınırı % 2 dir.Ülkemizde üst sınır yoktur.Ayrıca ülkemizde akradite,hatta akradite olmayan bir GDO analiz laboratuvarı bile yoktur. 1998 yılından beri ithal edilen GDO' lu soya,mısır ve pirinç yiyoruz.Birçoklarımız ''bu zamana kadar bir şey olmadı,bundan sonra da olmaz'' diye düşünebilir.Bir şey olmayacağı,ya da olacağı nasıl biliniyor? Bu durum GDO' lu tohum üreten şirketlerin eleştirilecek en önemli noktalarından birisidir.Bir şeyin zararlı ya da zararsız olduğunun ispatını tüketenlere yüklemektedir.Kendileri bu konu ile ilgili hiçbir araştırma yapmamışlardır.Söylenen şu: ZARARLIYSA İSPAT ET!.. Burada bahsedilen bir( GEN ) dir.Bir GEN TRANSFERİ' DİR.Yani insan bedenine daha önce tanımamış olduğu farklı GEN' in yiyeceklerle aktarılmasıdır.Eski ABD dış işleri bakanı Hennry Kisinger bir GDO şirketinin başındadır ve çok önemli bir sözü vardır;''GIDAYI KONTROL EDERSENİZ;İNSANLARI DA KONTROL EDERSİNİZ:''Bu cümle herşeyi izah ediyor,yorumu sevgili okurlarım size ait. Böylece binlerce,onbinlerce yıllık besin zinciri kırılmış oluyor.Hem de nasıl!.. İster Allah'ın işine karışmak deyin,ister evrim sürecinden bakın,hangi açıdan bakarsanız bakın,yaratılan bu durum''DÜZENİ BOZMA GİRİŞİMİDİR !..'' Bu durum ekolojik sistemi bir gün mahvedecektir!.. TEOMAN YASAV (GAZETEM EGE)
 
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
2,858
Tepki Skoru
0
Puanları
36
Yaş
37
imza sirküsünü rar dosyası olarak ekler misiniz? çıktı almamız daha kolay olur:))
 
Katılım
10 May 2011
Mesajlar
1
Tepki Skoru
0
Puanları
0
arıları şekerle besleyen sahteciler de var. Devletin bilimsel analizi sıkı denetlemesi lazım. Ama vatandaşın da sahtekarlara kanmaması lazım. Satın aldığı ürünü sorgulaması gerek.
 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
HİBRİT, GDO ve TARIM KİMYASALLARINA KARŞI İMZA KAMPANYASI

Artık çocuklar, diyabet hastası olarak doğuyor ve 2 yaşında kanser oluyorlar. Genç kızlar evlilik yaşı gelmeden göğüs kanseri oluyor ve 25-30’lu yaşlarda menopoza girer hâle geldiler. Milyonlarca kişi böbrek hastası, diyabet hastası, hepatit hastası... Alzheimer, kalp/damar sorunları, kadın hastalıkları gibi sayısız hastalık kol geziyor. Peki, toplum bu hâle nasıl geldi?

Önce tohumun tabiî yapısını bozdular. Genetiğini değiştirdiler. Böceklerden korunma adı altında milyarlarca ton kimyasal zehri bitkilere sıkıyorlar. Nihayetinde bunları biz yiyoruz. Tarım ürünleri gübre, hormon olarak adlandırılan kimyasal zehirlerle besleniyor ve bunları da biz tüketiyoruz.

Artık insanlar, insan, hayvan, bitki ve diğer canlıların genleri eklenen bitkileri ve hayvanları tüketiyor. Ve bu sayede kendi genleri de dahil bir sürü geni tüketiyorlar. Ya sonra? Sonrası malum. Toplumun yarısından fazlası hasta. Yüzde 15’i her gün hastaneye gidiyor. Yüzde 10’na yakını her gün ilaç kullanıyor. Her 4 yeni evli çiften biri kısır. Peki, sessiz mi kalacağız? Hangi anne veya anne adayının vicdanı buna izin verir. Bu durumda tüm anneler çağrımız size. Çünkü siz çok şey yapabilecek güçtesiniz. “Türküm, Doğruyum, Kısırım, Kanserim” diyen bir toplum olmamak için imza ile destek vereceğinizi biliyoruz. O halde buyurun…

.
 

Ekli dosyalar

Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Bir sivil toplum kuruluşu olan Güvenli gıda hareketi ile sürdürdüğümüz imza kampanyası için daha anlaşılır olması açısından imza metnini yeniledik. Daha öncede belirttiğimiz gibi tek elde toplanması adına,daha önceki ve ekteki imza formlarının imzalatılıp aşağıdaki adrese gönderilmesini rica ederiz. Emeği geçen gönüllülere şimdiden çok teşekkürler.
GÜVENLİ GIDA HAREKETİ
Vatan Cad. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk Evirgenler İşhanı No 5 Kat 6
Aksaray 34093
Fatih - İSTANBUL - TÜRKİYE
(Aksaray Metro Durağı Karşısı)
 
Katılım
10 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Arkadaşlar, imza metnini yeniledik. Ama ben bu dosyayı nasıl ekleyeceğimi bilmiyorum. Bilen varsa, yardım bekliyorum.
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst