Merhabalar Okul Öncesi Forum Resmi Web Sitesi 'Biz BÜYÜK Bir Aileyiz'

Foruma ücretsiz kayıt olarak mesaj gönderebilir, yeni konular oluşturabilir ve diğer üyeler ile etkileşim içine olabilirsiniz.

Patron olmak için önce işinizin hizmetçisi olmalısınız!!!!

Katılım
15 Eyl 2009
Mesajlar
253
Tepki Skoru
0
Puanları
0
Yaş
44
Dünya ekseninin bile değiştiği şu günlerde, bilim insanları yaptığı yorumlarıyla bizleri şaşırtıyor. İnsanların evlerinden çıkıp, alışkanlıklarını değiştirdiği anlardan saydıkları saat dilimleri, şimdilerde çok kıymetli oluyor, olmalıydı. Evlerimizden çalışmak için çıkılması gerektiği zamanlar, üretimden ziyade biraz daha tüketim bireyi haline mi getiriyor bizleri?Araştırmadan, belki her şey ayağımıza gelsin, en kolayı biraz da kolaycılık. “Ben çok yorulacak mıyım”, “Ne zaman mola veriyoruz, iş paydosu ne zaman?”, “O benden nasıl daha iyi?”, “O yapıyor ben niye yapamıyorum?” gibi kelamları yaşamı boyunca hiç dile getirmemiş biri günümün konusu. Normal 8 saatlik çalışma süresi bulunmasına rağmen, neredeyse 16 saate yakın çalıştığı zamanlar çok olmuş. Kendisine hayranlığımı her seferinde söylüyorum. Amatör bir profesyonel. Anlayacağımız işinin patronu olmak için önce işinin hizmetçisi olanlardan biri. Aldığı eğitimle Kayseri’den bir manzara, kendi vitrini şimdilerin en kalabalık ilçelerinden birinde kendi işini yapıyor. Kökeni Kayseri. Ama İstanbul’un yaşamını değiştireceğini, hayatına katacağı farklılıkları görmüş, bu düşünce onu değişimin elçisi yapmış. Girişimci olurken her seferinde yep yeni atılımlar ve riskler almış. Risk almaktan korkmadan hareket edebilen, gençlik yıllarındaki gibi aynı şevk ve heyecanla çalışmaya devam eden, oldukça şeffaf bir Türk bayanı. Zaman zaman sorularımız arasında yapmak isteyip de yapamadıklarımız, hayallerimiz peşinden birkaç adım atıp sonra gidememek varken böyle tablolar, parmak ısırtıyor valla ne yalan söyleyeyim. Uzun soluklu olmasında en büyük pay, birçok şeyler öğrendiği önceki mesleklerini en son yaptığı işi ile birleştirmek. Hepsi bu. Kendisini ara sıra ziyaretimde Türk kadınlarının “çilekar ve vefakâr” olduğunu söylüyor. Ama gerçekten de öyle tarlada, bağda bahçede görmüyor muyuz? Tabii ki şehirden gözümüzü başka yerlere çevirirsek bunu görebilme şansını yakalarız. Her alanda kedini kanıtlamaya gayret eden, Gülten Hanım çalışmayı sadece çalışmayı seviyor. Bundan mutlu oluyor. Ona giden insanların güzelleşmesinde bir katkı payı var. Çalışmayı sevmesini kendisine şiar edinenlerden. Bu durumu ona gidenlerin tepkilerinden anlamak gayet mümkün. Vitrinler olarak adlandırdığı insan vücutlarını, bize emanet olan bu bedeni en iyi şekilde korumamız gerektiğini savunanlardan. Haksız da sayılmaz. Oğlunun isminden çağrışım yaparak kurduğu güzellik merkezi Doruk, uzun yıllar hayalini süslemiş. Memurluk yaşantısı, matbaa ve ofsetle haşir neşir olması devam derken farkına bile varamadığı çalışkanlığı ile azar azar birikimlerini bu kurumun oluşması için yatırmış. “Herkes kendini özel hissetmeli” diyor. Haklı da. Kişi kendi kadar bakmakla sorumlu emanet bedeni için bir şeyler yapmalı. Aklımdan çıkarmak bile istemediğim düşüncede ruhi arınımımızı tamamlamaya çalıştığımız zaman, aynalara bile güzel görünür insan. “Her kadın güzeldir.” Gülten Hanım, kadınların güzellik açılımlarıyla uğraşıyor on yılı aşkın bir süredir. Ailece bakımlı olmak için öyle çok para harcamıyorsunuz, harcatmıyor kadınlarımıza. İlgimi çekiyor tabii bu durum. Bakım kürleri ve güzellik hizmetlerinin yalnız bayanlarda olmadığı günümüzde, beylerin de bayanlardan daha bakımlı olabileceğine tanıklık etmiş. Hizmet verdiği kurum içerisinde “kurum kültürü” tabirini sık sık kullanan kadın girişimcilerimizden. Ne mutlu. “Ayna ve siz… Gün içinde ne kadar hizmet ediyorsunuz kendinize, kendinizi nasıl, ne sıklıkta şımartıyorsunuz?” diye sorduğunda, açıkçası “Bu soruyu defalarca sormuş olmalıyım kendime” diye düşündüm. Eski toprak büyüklerimizden duyduğum belli başlı birkaç ülke pazarında var olan markalardan Hacışakir sabunlarıyla elleri yüzünde, temizlik kokularının burnumuza kadar gelmesiydi. Ya da yurtdışından siparişle getirilen parfümler, jeller. Yıllar sonra sektörler de gelişti. Şimdi elinizi hangi rafa götürseniz bütçe ve kalitesine göre yüzlerce sabun çeşitleri. Alışveriş etmek istemeseniz de ürün beni al diyor size. “Kesenize uygun olanı bulun” diyor Gülten Hanım. “Önce kendinize inanın, sonra güvenin. Kişinin güzelleşmesinde psikolojisi kadar kendine güveni için yaptığı çalışmaları da önemli” diye ekliyor. Evet, aslında tüm bu anlatılarını biz biliyoruz biliyoruz bilmesine de, bizim işimize mi gelmiyor? Esas olan işimizin önce hizmetçisi sonra da patronu olmak. Günümüz insanın çalışmaya endeksli olduğu yaşam dilimleri, kendinden çaldığı saatlerini geri vermiyor. Çok büyük olmasa da hijyen ve bakıma meraklı merkezinin ziyaretçileri çok fazla. Gülten Hanım’ın ziyaret eden herkese güler yüzlü davranması ve ikram edecek bir bardak çayının her zaman kaynıyor olması güzel bir incelik. İşini yaparken büyük keyifle karşındakini konuşturması, en önemlisi dinlemesi yetiyor. Tabii düşünsenize kişi kuaför öncesi ve sonrasında aynı güvene mi sahip. Yoksa daha mı bir kendine güveni geliyor diye. Artık normal davranmak çoğu zaman anormal olarak karşılanabiliyor. Israrla buna karşı Doruk ismini verdiği kurumunda güzellikle ilgili yenilikleri çok yakında takip ediyor. Doruk’tan memnun olmayanları da dinliyor, ilerlemesinde en büyük paylardan biri burada yatıyor. Bir sonraki günü yakalamak için, kişisel mutluluk ve sahiplendikleri için şansı tekrarladığı ve ağzından düşürmediği insan sevgisi. Sanıyorum, tahammül edilmesi en zor şey, karşılaştığımız durumlarda bile kendimize göre sabit düşüncemiz ve onu değiştiremiyor olmamız. İğneyi önce kendine sonra başkasına misali… En büyük ders ise galiba önce işini sevmek ve hizmetçisi olmak, sonra severek patronu olmak.
kaynak:Aynur AYAZ

http://haleninharesi.blogspot.com/
 

Giriş yap

Okul Öncesi Forum TV

000
Gün
00
Saat
00
Dakika
00
Saniye
Canlı yayına kalan süre.

18 Yıldır Sizlerle

18 yıldır sizlerleyiz. Türkiye'nin ilk okul öncesi eğitim platformu
Üst