TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKAN VEKİLİ VE TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI İSMAİL KONCUK’UN SÖZLEŞMELİ PERSONELİN ÖZLÜK HAKLARININ DÜZELTİLMESİ İSTEMİYLE BAŞBAKANLIĞA VE DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA GÖNDERDİĞİ TALEP METNİDİR.
Sayı :TKSGM.10 17.03.2011 Konu : Sözleşmeli Personel
Bilindiği üzere, 6111 sayılı yasa ile; 657 sayılı yasanın 105., 106., 107., maddeleri değiştirilerek; analık izni, süt izni, evlilik izni,hastalık izni, refakat izni, ölüm izni gibi hususlarda esaslı değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan değişikliklere rağmen, 657 sayılı yasa kapsamındaki 4/B ve 4/C statüsündeki personelin yukarıda sayılan hakları geri düzeyde kalmıştır.
657 sayılı yasanın yukarıda belirtilen maddelerinde düzenlenen haklar her şeyden önce insanı boyutu ağır basan asla ayrıma tabi tutulmayacak haklardır. Nitekim Uluslar arası sözleşmelerde bu konuda vazgeçilmez nitelikte genel kabul gören mutlak düzenlemelere yer verilmiştir.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmenin 11. maddesinin 2.fıkrasında; “Evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı olan ayrımı önlemek ve etkin çalışma hakkını sağlamak amacıyla, Taraf Devletler uygun önlemleri alacaklardır:
Hamilelik ve analık izni sebebiyle veya evliliğe bağlı olarak işten çıkarma ayrımını yasaklamak, bu ayrımı yapanları cezalandırmak;
a. Önceki iş, kıdem ve sosyal haklar kaybedilmeksizin, ücretli olarak aralık izni veya benzeri sosyal içerikli tazminatlar vermek;
b. Özellikle çocuk bakımevleri ağının tesisi ve geliştirilmesi yoluyla anne ve babanın aile yükümlülüklerini; görev sorumlulukları ve kamu hayatına katılma ile birleştirmeyi mümkün kılan destekleyici sosyal hizmetlerin sağlanmasını teşvik etmek;
c. Hamilelik süresince zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel koruma sağlamak.
3. Bu maddede yer alan konulara ilişkin koruyucu yasalar bilimsel ve teknik bilgi ışığı altında periyodik olarak yeniden gözden geçirilecek ve gerekirse değiştirilecek, kaldıracak veya uzatılacaktır.”İlkesine hiçbir ayrım içermeksizin yer verilmiştir.
Yine; Gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının Çalışan kadınların annelik durumunda korunma hakkı başlıklı 8. maddesinde;
Akit Taraflar, çalışan kadınların annelik durumunda korunma hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla:
1 Kadınlara doğumdan önce ve sonra, ücretli izin veya yeterli sosyal güvenlik yardımı veya kamu kaynaklarından yararlandırma yoluyla toplam olarak en az on dört haftalık izin sağlamayı;
2 İşverenin, bir kadının işverenine hamile olduğunu bildirmesi ile doğum iznine ayrılması arasındaki dönem içinde veya süresi bu döneme rastlayacak şekilde işten çıkarma bildiriminde bulunmasını yasadışı saymayı,
3 Emzirme döneminde annelere, bu amaçla yeterli bir süre işe ara verme hakkı sağlamayı;
4 Hamile, yeni doğum yapmış ve çocuklarını emzirme dönemindeki kadınların gece çalışmalarını düzenlemeyi;
5 Hamile, yeni doğum yapmış ve çocuklarını emzirme dönemindeki kadınların yeraltı madenlerinde ve tehlikeli, sağlığa zararlı ya da ağır nitelikleri nedeniyle uygun olmayan diğer işlerde çalıştırılmalarını yasaklamayı ve bunların çalışma haklarını korumaya yönelik uygun önlemleri almayı taahhüt ederler. Hükmüne yer verilerek gerekli güvenceler sağlanmıştır.
11.08. 2003 tarihli ve 25196 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 10. maddesinde ise;</SPAN>
Bu Sözleşmeye Taraf Devletler aşağıdaki hususları kabul ederler:
Annelere, doğumdan önce ve sonra makul bir süreyle özel bir koruma sağlanmalıdır. Bu dönem içinde, çalışan anneler ücretli izinden ya da yeterli sosyal güvenlik tedbirlerini kapsayan izinden yararlanmalıdırlar. Esasına yer verilerek özel koruma hükümleri yer almaktadır.
12 Eylül Referandumu sonrası yürürlüğe giren; 1982 anayasasının 10. maddesinde;
— Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 07.05.2004 – 5170 S.K./1. md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 07.05.2010 – 5982 S.K./1. md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Hükmüne yer verilerek kadınlara karşı ayrımcılığa dair anayasal vurgu yapılmıştır. Ancak; genel eşitlik manasında; statüsü ne olursa olsun insani sıfatı kadın, ana olan, çalışan kadın personel arasında ayrım yapılmasının ne vicdani nede hukuki bir açıklaması bulunmamaktadır.
Konfederasyonumuza bağlı bir sendika tarafından Danıştay 12. Daire 2008/285E–2010/426K dosyasında açılan davada “zayıf olan bireyin çalışma barışını ve güvenini bozup çalışanları sürekli olarak işten çıkarılma tehdidi altında bırakarak çalışma verimini etkileyecek düzenlemelerin iptal sebebi olacağı vurgusuna yer vermiştir. Aynı kararda sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair esasların gelişen insan hakları ve özgürlüklerine rağmen çalışanların haklarının korunması ve sözleşmeli personel olarak istihdam edilen kamu çalışanlarının çalışmalarının telafi edilmesi bakımından çağdaş çalışma kriter ve koşullarını içermediği vurgusu yapılarak iptal kararı vermiştir. İlgili kararda Danıştay hüküm tesis ederken sözleşmeli personel için 657 sayılı yasa hükümlerini üst norm olarak esas almıştır.
Belirtilen nedenlerle; insani ağır basan ve hiçbir şekilde ayrım yapılmaması gereken konu ile ilgili olarak; Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel İstihdamına İlişkin Esaslar ile, Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu personele Ödenecek Ücretler Hakkında 2010/1205 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında değişiklik yapılması hususunda
Gereğini arz ederim.
Sayı :TKSGM.10 17.03.2011 Konu : Sözleşmeli Personel
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA
Bilindiği üzere, 6111 sayılı yasa ile; 657 sayılı yasanın 105., 106., 107., maddeleri değiştirilerek; analık izni, süt izni, evlilik izni,hastalık izni, refakat izni, ölüm izni gibi hususlarda esaslı değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan değişikliklere rağmen, 657 sayılı yasa kapsamındaki 4/B ve 4/C statüsündeki personelin yukarıda sayılan hakları geri düzeyde kalmıştır.
657 sayılı yasanın yukarıda belirtilen maddelerinde düzenlenen haklar her şeyden önce insanı boyutu ağır basan asla ayrıma tabi tutulmayacak haklardır. Nitekim Uluslar arası sözleşmelerde bu konuda vazgeçilmez nitelikte genel kabul gören mutlak düzenlemelere yer verilmiştir.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmenin 11. maddesinin 2.fıkrasında; “Evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı olan ayrımı önlemek ve etkin çalışma hakkını sağlamak amacıyla, Taraf Devletler uygun önlemleri alacaklardır:
Hamilelik ve analık izni sebebiyle veya evliliğe bağlı olarak işten çıkarma ayrımını yasaklamak, bu ayrımı yapanları cezalandırmak;
a. Önceki iş, kıdem ve sosyal haklar kaybedilmeksizin, ücretli olarak aralık izni veya benzeri sosyal içerikli tazminatlar vermek;
b. Özellikle çocuk bakımevleri ağının tesisi ve geliştirilmesi yoluyla anne ve babanın aile yükümlülüklerini; görev sorumlulukları ve kamu hayatına katılma ile birleştirmeyi mümkün kılan destekleyici sosyal hizmetlerin sağlanmasını teşvik etmek;
c. Hamilelik süresince zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel koruma sağlamak.
3. Bu maddede yer alan konulara ilişkin koruyucu yasalar bilimsel ve teknik bilgi ışığı altında periyodik olarak yeniden gözden geçirilecek ve gerekirse değiştirilecek, kaldıracak veya uzatılacaktır.”İlkesine hiçbir ayrım içermeksizin yer verilmiştir.
Yine; Gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının Çalışan kadınların annelik durumunda korunma hakkı başlıklı 8. maddesinde;
Akit Taraflar, çalışan kadınların annelik durumunda korunma hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla:
1 Kadınlara doğumdan önce ve sonra, ücretli izin veya yeterli sosyal güvenlik yardımı veya kamu kaynaklarından yararlandırma yoluyla toplam olarak en az on dört haftalık izin sağlamayı;
2 İşverenin, bir kadının işverenine hamile olduğunu bildirmesi ile doğum iznine ayrılması arasındaki dönem içinde veya süresi bu döneme rastlayacak şekilde işten çıkarma bildiriminde bulunmasını yasadışı saymayı,
3 Emzirme döneminde annelere, bu amaçla yeterli bir süre işe ara verme hakkı sağlamayı;
4 Hamile, yeni doğum yapmış ve çocuklarını emzirme dönemindeki kadınların gece çalışmalarını düzenlemeyi;
5 Hamile, yeni doğum yapmış ve çocuklarını emzirme dönemindeki kadınların yeraltı madenlerinde ve tehlikeli, sağlığa zararlı ya da ağır nitelikleri nedeniyle uygun olmayan diğer işlerde çalıştırılmalarını yasaklamayı ve bunların çalışma haklarını korumaya yönelik uygun önlemleri almayı taahhüt ederler. Hükmüne yer verilerek gerekli güvenceler sağlanmıştır.
11.08. 2003 tarihli ve 25196 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 10. maddesinde ise;</SPAN>
Bu Sözleşmeye Taraf Devletler aşağıdaki hususları kabul ederler:
Annelere, doğumdan önce ve sonra makul bir süreyle özel bir koruma sağlanmalıdır. Bu dönem içinde, çalışan anneler ücretli izinden ya da yeterli sosyal güvenlik tedbirlerini kapsayan izinden yararlanmalıdırlar. Esasına yer verilerek özel koruma hükümleri yer almaktadır.
12 Eylül Referandumu sonrası yürürlüğe giren; 1982 anayasasının 10. maddesinde;
— Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 07.05.2004 – 5170 S.K./1. md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 07.05.2010 – 5982 S.K./1. md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Hükmüne yer verilerek kadınlara karşı ayrımcılığa dair anayasal vurgu yapılmıştır. Ancak; genel eşitlik manasında; statüsü ne olursa olsun insani sıfatı kadın, ana olan, çalışan kadın personel arasında ayrım yapılmasının ne vicdani nede hukuki bir açıklaması bulunmamaktadır.
Konfederasyonumuza bağlı bir sendika tarafından Danıştay 12. Daire 2008/285E–2010/426K dosyasında açılan davada “zayıf olan bireyin çalışma barışını ve güvenini bozup çalışanları sürekli olarak işten çıkarılma tehdidi altında bırakarak çalışma verimini etkileyecek düzenlemelerin iptal sebebi olacağı vurgusuna yer vermiştir. Aynı kararda sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair esasların gelişen insan hakları ve özgürlüklerine rağmen çalışanların haklarının korunması ve sözleşmeli personel olarak istihdam edilen kamu çalışanlarının çalışmalarının telafi edilmesi bakımından çağdaş çalışma kriter ve koşullarını içermediği vurgusu yapılarak iptal kararı vermiştir. İlgili kararda Danıştay hüküm tesis ederken sözleşmeli personel için 657 sayılı yasa hükümlerini üst norm olarak esas almıştır.
Belirtilen nedenlerle; insani ağır basan ve hiçbir şekilde ayrım yapılmaması gereken konu ile ilgili olarak; Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel İstihdamına İlişkin Esaslar ile, Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu personele Ödenecek Ücretler Hakkında 2010/1205 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında değişiklik yapılması hususunda
Gereğini arz ederim.
İsmail KONCUK
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkan Vekili
SÖZLEŞMELİ PERSONEL İÇİN BAŞBAKANLIĞA VE DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI'NA YAZI GÖNDERDİK - Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkan Vekili
SÖZLEŞMELİ PERSONEL İÇİN BAŞBAKANLIĞA VE DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI'NA YAZI GÖNDERDİK - Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi